• +90 212 702 00 00
  • +90 532 281 01 42
  • info@muayene.com
trarbgzh-TWenfrkadefaru

Yapı Malzemeleri Testleri

RECYCLE Geri Dönüşüm Oranı Testleri

Doğal kaynaklar sonsuz değildir ve ne yazık ki sorumsuz ve bilinçsiz kullanım sonucu bir gün doğal kaynaklar tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Diğer yandan tüketim hızla artmaktadır. Bu gerçeğin farkında olan kişi ve kuruluşlar için, geri dönüşüm kavramı, bugün önemini giderek arttırmıştır. Örneğin, kullanılmış kağıt ve kartonun geri dönüşümünün sağlanması ve yeniden hammadde olarak kullanıma uygun hale getirilmesi, günümüz üretim teknolojilerinde oldukça kolay süreçlerdir.

Kağıt, plastik, cam, alüminyum, pil, organik atıklar ve elektronik atıklar gibi çeşitli atıkların, fiziksel veya kimyasal işlemlerden geçirilerek ikincil hammaddeye dönüştürülmesini kapsayan üretim süreçlerine geri dönüşüm denmektedir. Bir başka ifade ile kullanım ömrünü tamamlamış ve değerini yitiren ürünlerin yeniden ekonomiye kazandırılması çalışmalarına geri dönüşüm denmektedir.

İşletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri ve daha kazançlı olmaları açısından da geri dönüşüm işlemleri ile daha az kaynak kullanılacak, buna karşılık daha az maliyete katlanılacaktır. Bu durum işletmelerin rekabet gücü kazanmasında ve pazar payını arttırmasında önemli bir faktördür.

Ancak bu avantajlarına rağmen bazı işletmeler, geri dönüşüm teknolojilerine yatırım ve üretim yapmayı ,lave maliyet olarak görmekte ve uzak durmaktadır. İşin doğrusu geri dönüştürülmüş hammadde ile üretim yapmak, maliyeti düşürüren bir unsurdur.

Geri dönüşüm oranı, yönlendirilen atığın yüzdesini belirlemek için kullanılan bir hesaplama işlemidir. Bazı malzemelerin geri dönüştürülememesinin nedeni, bu malzemelerin çok fazla kirlenmiş olması ya da bu malzemeleri işleyecek merkezin belli geri dönüştürülebilir mazlemeleri kullanamaması olabilir. Yüzde 30 sapma oranına sahip bir toplulukta, sadece yüzde 10-15 arası bir geri dönüşüm oranı kabul edilebilir bulunmaktadır.

Daha akıllı ürün tasarımları, atık yönetimi planlarının desteklenmesi ve insanların eski elektronik eşyalarından vazgeçmelerinin özendirilmesi, metallerin dünya çapında geri dönüşümünün arttırılmasına destek olmuştur. Metallerin geri dönüşüm oranları birçok durumda, yeniden kullanım potansiyellerinden çok daha düşüktür. Üzerinde çalışılan 20 civarında metalin çok az miktarı yüzde 50’nin üzerinde bir geri dönüşüm oranına sahiptir. Ayrıca 30’dan fazla elementin geri dönüşüm oranı yüzde 1’in altındadır. Birçok ülkede kayda değer çabalar gösterilmektedir ancak birçok metalin geri dönüşüm oranı son derece düşüktür.

Toplam ve çevre için büyük öneme sahip geri dönüşüm çalışmaları, kullanım ömürlerini tamamlamış, kullanılmayan ancak yeni ürünlere dönüştürülebilecek malzemeleri toplama ve yeniden işleme işlemidir. Geri dönüşüm çabaları sayesinde çöp alanlarına ve yakma tesislerine gönderilen atık miktarı düşmekte, ağaç, su ve mineraller gibi doğal kaynaklar korunmakta, yeni hammadde toplama ihtiyacı azalacağı için kirlilik önlenmekte ve enerji tasarrufu sağlanmaktadır.

Hammaddesi geri dönüşüm çalışmaları ile elde edilen malzemelerin üzerinde, bilinen bir geri dönüşüm sembolü bulunmaktadır. Bu sembol, 1970 yılında düzenlenen logo yarışmada tasarlanmıştır. Sembolde bulunan üç ok, azaltma, yeniden kullanma ve geri dönüşümü ifade etmektedir. Sembolün ortasındaki boşluk bir çam ağacını andırmaktadır. Bu sembol, bir sınırlı varlık ile sürekliliği sembolize etmektedir.

Atıkların geri dönüşüm işlemlerinde atılacak üç temel aşama bulunmaktadır: toplama ve işleme aşaması, üretim aşaması ve geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilmiş ürünler satın alınması.

Geri dönüşüm çalışmaları sürekli bir döngü içermektedir ve gelişmiş laboratuvarlarda bu yönde test ve analizler gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalarda dikkate alınan yerli ve yabancı sayısız standart bulunmaktadır.

Kuruluşumuz diğer test hizmetleri kapsamında RECYCLE geri dönüşüm oranı test hizmetleri de vermektedir. Bu hizmetler sayesinde işletmeler, güvenli, hızlı ve kesintisiz bir şekilde, daha etkin, yüksek performanslı ve kaliteli üretim yapmaktadır.

Diğer test hizmetleri kapsamında verilen geri dönüşüm oranı test hizmetleri, bu yönde kuruluşumuz tarafından verilen hizmetlerden sadece bir tanesidir. Bunun dışında başka birçok farklı test hizmetleri de verilmektedir.

Sertlik Testi

Sertlik durumu, bir malzemenin dinamik veya statik güçlere karşı, çizilme, kesilme, sürtünme ya da plastik deformasyon direnci olarak ifade edilmektedir. Yirminci yüzyılın başından itibaren sertik konusu araştırılmaya ve çeşitli testler yapılmaya başlanmıştır.

Bu konuda ilk olarak 1900’lerin başında Brinell tarafından sertlik testleri geliştirilmiştir. Bu testlerde, belli büyüklükte sert bir malzemeden yapılmış bir bilya, test edilecek malzeme yüzeyine, belli bir yükle ve belli bir süre bastırılmış ve yüzeyde meydana gelen iz alanı izlenmiştir. Brinell, yaptığı hesaplamalar ile, malzeme yüzeyinde açılan iz alanının, bilyanın çapı ile iz derinliğinin bir fonksiyonu olduğunu tespit etmiştir.

Bir başka araştırmacı Vickers ise, kare tabanlı elmas bir piramid kullanarak sertlik testleri yapmıştır. Bu testlerde 136 derece tepe açısı olan elmas, kare piramit şeklindeki bir uç, test edilecek malzeme yüzeyine belli bir güçle ve belli bir süre daldırılmış ve yük kaldırıldıktan sonra malzemede meydana gelen iz alanı izlenmiştir. Vickers bu iz alanının köşegenlerini ölçerek yaptığı hesaplamalarda, bir malzemenin sertlik değerinin, yükün, izin yüzey alanına oranı olduğunu tespit etmiştir.

Sertlik testlerinden biri de Rockwell sertlik testidir. Burada da Rockwell, bir malzeme yüzeyine, belli büyüklükte bir çelik bilya veya tepe açısı 120 derece ve uç çapı 0,2 mm olan bir konik elmasla yük uygulanmıştır. Önce sabit küçük bir yük uygulanmış ve ucun malzeme yüzeyinde meydana getirdiği izin dip kısmı başlangıç noktası alınmış, arkasından yük daha yüksek seviyelere çıkarılarak belli bir süre tutulduktan sonra, ilk ize oranla meydana gelen ikinci iz derinliğindeki artış ölçülmüştür.

Sertlik testi sonuçları, birçok kalite kontrol sürecinde ve araştırma ve geliştirme çalışmalarında önemli bir faktördür. Sertlik testleri yapılarak, bir malzemenin mukavemet, süneklik ve aşınma direnci gibi özellikleri tespit edilmiş olmaktadır. Bu şekilde kullanılmak istenen malzemenin, ürün için uygun olup olmadığı belirlenmektedir. Bu testlerde, bir malzemenin başka daha sert bir malzemeye nüfuz ederek kalıcı deformasyona karşı gösterdiği direnç ölçülmektedir. Bu nedenle, bir sertlik testinde, uygulanan yük, belli bir yükleme profili, belli bir yükleme süresi ve belli bir girinti geometrisi ile birlikte değerlendirilmektedir.

Bir sertlik testi, yukarıda test örneklerinde de açıklandığı şekilde, test edilecek malzemenin yüzeyine özel olarak boyutlandırılmış ve yüklenmiş bir cisim basılarak yapılmaktadır. Sertlik değeri, girinti penetrasyon derinliği ölçülerek veya malzeme yüzeyine oluşan izin boyutları ölçülerek hesaplanmaktadır. Hangi test yönteminin seçileceğine karar vermek için, malzemenin mikro yapısına bakılmalıdır. Örneğin malzemenin türü, homojenliği, parçanın büyüklüğü ve durumu burada önemlidir. Bir sertlik testi yöntemi belirlenirken ayrıca bir standarda uygunluğun gerekli olup olmadığı da önemlidir.

Sertlik testlerinde dikkate alınan sayısız standart bulunmaktadır. İşte bunlardan birkaçı:

  • TS EN ISO 6506-1 Metalik malzemeler - Brinell sertlik deneyi - Bölüm 1: Deney metodu
  • TS EN ISO 6507-1 Metalik malzemeler - Vickers sertlik deneyi - Bölüm 1: Deney metodu
  • TS EN ISO 6508-1 Metalik malzemeler - Rockwell sertlik deneyi - Bölüm 1: Deney metodu
  • TS EN ISO 14577-1 Metalik malzemeler - Sertlik ve malzeme parametreleri için aletli iz deneyi - Bölüm 1: Deney metodu

Kuruluşumuz diğer test hizmetleri kapsamında sertlik test hizmetleri de vermektedir. Bu hizmetler sayesinde işletmeler, güvenli, hızlı ve kesintisiz bir şekilde, daha etkin, yüksek performanslı ve kaliteli üretim yapmaktadır.

Diğer test hizmetleri kapsamında verilen sertlik test hizmetleri, bu yönde kuruluşumuz tarafından verilen hizmetlerden sadece bir tanesidir. Bunun dışında başka birçok farklı test hizmetleri de verilmektedir.

Parlama Noktası Testi

Ateş günlük yaşamın hemen her alanında var. Sigara içmekten yemek pişirmeye, endüstriyel fırınların kullanımından kaynak işlerine ateşin olmadığı bir an yok Ateş modern yaşamın temel bir gereksinimi haline gelmiştir. Bugün yaşanan hızlı sanayileşme ateşin daha fazla kullanılmasını gerektiriyor, ama aynı oranda insanlar için güvenlik önlemleri her zamankinden daha fazla gündemdedir. Kontrol altına alınamayan bir yangın, onu son derece tehlikeli ve yıkıcı hale getirir. Bugün biraz metaforik bir yaklaşımla ateş, hayatta kalabilmek için hem oksijen hem de madde tüketen bir canlı varlık olarak tanımlanmaktadır. Yaklaşık 790 bin yıl öncesinde de ilk insanlar ateşi kontrollü olarak kullanmışlardır. Bunun bugün izleri tespit edilmiştir.

Bir alev, yanıcı maddeler içeren bir ortamda başladığı zaman ısı üretmeye başlar, hızla gelişir ve gittikçe daha fazla ısı üretir. Bu durum ortam ısısını yükseltir ve radyan ısı ve sıcaklık, ortamdaki malzemeleri tutuşturur. Zaman içindeki bu noktaya alevlenme denmektedir. Alevlenme çok kısa süre içinde tamamen gelişmiş bir yangına yol açar.

Alevlenme başladığında her polimer, ağırlığının yaklaşık yüzde 20’sini karbon monoksit olarak serbest bırakır ve çok zehirli bir duman oluşmasına neden olur. Yangın ölümlerinin yaklaşık yüzde 90’ı, yangınların çok büyük olması ve çok fazla zehirli duman çıkması yüzündendir.

Bir yanma olayının farklı birçok tanımı var. Ancak hepsinin ortak noktası, bir yakıtın oksijen ile birleştiği yerde, ısı üreten bir kimyasal tepkimenin meydana gelmesidir. Yangın, ısı yakıt ve oksijenin bir araya gelmesi ile oluşan bir durumdur. Bu üç bileşen, yanma olayının temel bileşenleridir.

Gelişmiş labortauvarlarda gerçekleştirilen parlama noktası testleri, başta Amerikan Test ve Malzeme Kurumu (ASTM, American Society for Testing and Materials) ve Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) tarafından yayınlanan standartlar olmak üzere yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından yayınlanan standartlar ve yöntemler esas alınarak yapılmaktadır. Bu testler başta tekstil ürünleri olmak üzere petrol, kimyasallar, yakıtlar, tüketim malları ve daha birçok malzeme için uygulanmaktadır.

Genel olarak parlama noktası testlerinde, Abel parlama noktası test cihazı, Pensky-Martens parlama noktası test cihazı, Cleveland parlama ve alevlenme noktası test cihazı ve benzer cihazlar kullanılmaktadır.

Örneğin ASTM D93-18 standardına göre (Pensky-Martens kapalı kap test cihazı ile parlama noktası standart test yöntemleri standardı), parlama noktası sıcaklığı, test edilen numunenin kontrollü laboratuvar koşullarında, hava ile yanıcı bir karışım oluşturma eğiliminin bir ölçüsüdür. Parlama noktası, nakliye ve güvenlik düzenlemelerinde, yanıcı maddeleri tanımlamak amacı ile kullanılmaktadır.

Bu test yönteminin sonuçları, belli bir ürünün yangın tehlikesini değerlendirirken geçerli olan tüm faktörleri dikkate alan bir risk değerlendirmesinin unsurlarıdır. Bu test yöntemi genel olarak 370 derece sıcaklığa kadar sadece kapalı kap parlama noktası test prosedürlerini sunmaktadır.

Kuruluşumuz diğer test hizmetleri kapsamında parlama noktası test hizmetleri de vermektedir. Bu hizmetler sayesinde işletmeler, güvenli, hızlı ve kesintisiz bir şekilde, daha etkin, yüksek performanslı ve kaliteli üretim yapmaktadır. Bu testlerde başurulan diğer standartlar şunlardır:

  • TS EN ISO 2719 Parlama noktası tayini - Pensky martens kapalı kap metodu
  • TS EN ISO 3679 Parlama ve parlamama noktası tayini - Hızlı denge kapalı kap yöntemi
  • TS EN ISO 13736 Parlama noktası tayini - Abel kapalı kap yöntemi

Diğer test hizmetleri kapsamında verilen parlama noktası test hizmetleri, bu yönde kuruluşumuz tarafından verilen hizmetlerden sadece bir tanesidir. Bunun dışında başka birçok farklı test hizmetleri de verilmektedir.

Korozyon Testi

Korozyon dendiği zaman, rafine bir metali, oksit, hidroksit veya sülfit gibi kimyasal olarak daha stabil bir forma dönüştüren doğal bir işlem kastedilmektedir. Korozyon, bir ortamda gerçekleşen kimyasal veya elektrokimyasal tepkimeler sonucu, genellikle metal malzemelerin aşamalı olarak zarar görmesidir. Yani korozyon işlemi sırasında metalin çevresi ile arasında kimyasal reaksiyonlar gerçekleşmekte ve bunun sonucunda metal malzeme bozulmaktadır. Bir yandan metalin cinsi, bir yandan çevre koşulları, özellikle de metal ile temas eden sıvı ve gazlar, bozulmanın şekli ve hızı üzerinde etkilidir.

Bütün metal türleri paslanabilir, yani korozyona uğrayabilir. Bunlar içinde saf demir malzemeler çok hızlı bir şekilde paslanır. Bununla birlikte, demir ve diğer alaşımları birleştiren paslanmaz çelik, korozyona karşı daha güçlüdür. Altın, platin ve palladyum gibi soy metaller kolaylıkla yükseltgenmeyen metallerdir ve diğer metallere göre daha az reaktifdir. Bu yüzden nadiren paslanırlar. Bunlar doğada saf halde bulunabilen metallerdir.

Metal korozyonunun çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Saf bir metale alaşım ekleyerek korozyonu önlemek mümkündür. Bazı metallerin ise, dikkatli bir metal kombinasyonu yapılarak paslanması önlenebilir. En yaygın korozyon türleri, genel korozyon, lokalize korozyon ve galvanik korozyondur. En yaygın rastlanan korozyon şekli metal bir yapının tüm yüzeyinde olan genel korozyondur. Kimyasal veya elektrokimyasal reaksiyonlardan kaynaklanır. Genel korozyon, metalin bozulmasına neden olur, ancak önlenebilir bir korozyon şeklidir. Lokalize korozyon, metal bir yapının sadece belli bölgelerinde olur. Metal bir yüzeyde küçük deliklerin veya çatlakların oluşması şeklinde rastlanır. Galvanik korozyon ise iki farklı metal, tuzlu su gibi bir sıvı elektrolit içine birlikte yerleştirildiği zaman oluşur. Bu durumda bir metalin molekülleri diğer metale doğru çekilir ve bu iki metalden sadece biri korozyona uğrar.

Yapılan araştırmalara göre, korozyonların büyük bir kısmı (hemen hemen yüzde 25’i) iyi uygulanmış önleme teknikleri ile ortadan kaldırılabilir. Ancak korozyon sadece bir maliyet unusuru değildir, aynı zamanda sağlık ve güvenlik açısından da değerlendirilmesi gereken bir konudur. Etkili bir korozyon önleme sistemi, tasarım aşamasında çevre koşullarının ve metal özelliklerinin doğru bir şekilde anlaşılması ile başlar. Mühendisler bu konuda metalurji uzmanları ile birlikte çalışmak zorundadır. Yüzeyler ve bağlantı parçalarında kullanılan metaller arasındaki olası kimyasal etkileşimlerin baştan bilinmesi gerekmektedir.

Bir ortamda uzun ve sorunsuz çalışmak için, korozyon olayı ve korozyonun ortamdaki etkileri hakkında bilgili olmak gerekir. Belli bir uygulama için en verimli malzemenin seçilmesi ile, önemli miktarda malzeme hasarı ve korozyondan kaynaklanan bileşen arızaları ortadan kaldırılabilir.

Korozyon testlerinde dikkate alınan sayısız standart bulunmaktadır. Örnek olması açısından bu konuda sadece birkaç standart şu şekilde sayılabilir:

  • TS EN ISO 11463 Metallerin ve alaşımların korozyonu - Oyuk korozyonunun değerlendirilmesi
  • TS 1299 EN ISO 6251 Sıvılaştırılmış petrol gazları - Bakır korozyonu tayini - Bakır şerit metodu
  • TS EN ISO 12944 Boyalar ve vernikler - Çelik yapıların koruyucu boya sistemleriyle korozyona karşı korunması
  • TS EN ISO 7539 Metallerin ve alaşımların korozyonu - Gerilme korozyonu deneyleri
  • TS EN ISO 8565 Metaller ve alaşımlar - Atmosferik korozyon deneyleri - Saha deneyleri için genel özellikler

Kuruluşumuz diğer test hizmetleri kapsamında korozyon test hizmetleri de vermektedir. Bu hizmetler sayesinde işletmeler, güvenli, hızlı ve kesintisiz bir şekilde, daha etkin, yüksek performanslı ve kaliteli üretim yapmaktadır.

Diğer test hizmetleri kapsamında verilen korozyon test hizmetleri, bu yönde kuruluşumuz tarafından verilen hizmetlerden sadece bir tanesidir. Bunun dışında başka birçok farklı test hizmetleri de verilmektedir.

Yanma Noktası Testi

Kıvılcımlara ve tutuşmaya maruz kalmış kumaşların alev yayma hızlarını ölçmek amacı ile bir takım test yöntemleri geliştirilmiştir. Bu testlerde giysilik kumaşların tutuşma ve alev yayılma hızlarını ölçen cihazlar kullanılmaktadır. Bu tür testlere yürürlükte olan yasal düzenlemeler ve standartlara uygunluk açısından ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü özellikle çalışma ortamlarında kullanılan giysilik kumaşların alev alması ve tutuşması, çalışanların sağlık problemleri yaşamalarına neden olmaktadır.

Tekstil sektöründe yaşanan teknolojik gelişmeler ile birlikte kumaşlara alev geciktirici apreler uygulanmakta ve kumaşlar tutuşmaya ve alev yayılmaya karşı dirençli hale getirilmektedir. Bu uygulamalar hem doğal kumaşlara hem de sentetik kumaşlara yapılmaktadır. Genel olarak alev geciktirici apre uygulanmış doğal kumaşlar, koruyucu karbonlu bir kömür oluşturma eğilimindedir. Buna karşılık sentetik kumaşlar, kıvılcım akışı çevresinde erimeye ve tutuşma olasılığını önlemeye veya azaltmaya yönelik bir delik oluşturma eğilimindedir. Çoğu kumaşlarda, genelde eğimli pozisyonda belirgin şekilde daha hızlı bir alev yayılma hızı gözlenmektedir.

Ateşleme teorik olarak görünür bir yanma meydana getiren bir olaydır. Yanma olayı için sistemin bir noktasının ısıtılması gereken sıcaklıktır. Ya da tutuşmaya neden olan tepkimeler neticesinde geliştirilen ısı oranının tutuşmaya neden olduğu sıcaklıktır.

Yanma noktası testleri, bir tekstil ürününün ateşe veya yüksek ısıya maruz kaldığı zaman veya yakınında bir ateş veya yüksek ısı bulunduğu zaman ne kadar kolay alev alacağını veya yanacağını tespit etmek için yapılmaktadır. Bu testler bir yandan yasal düzenlemelerin ve ilgili standartların gerekliliklerini yerine getirmek ve kamu güvenliği bakımından bir risk olmaktan çıkarmak, bir yandan da işletmelerin rekabet gücünü arttırmak ve bir yaptırım ile karşılaşmamak açısından önemli olmaktadır.

Kısaca yanma noktası testleri, tesktil ürünlerinin yanma eğilimini, bir tutuşturma kaynağına duyarlılığını ve tutuşma sırasında alevlerin yayılma hızını, dolayısıyla tekstil ürünlerinin kırılganlığını belirlemeye yönelik farklı test yöntemlerini kapsamaktadır. Her ülke, yangınların neden olduğu ölüm ve yaralanmaların sayısını düşürmek için birçok malzeme türü ve bitmiş ürün için en düşük yanma noktası gereklilikleri belirlemiştir.

Yayınlanan standartlara ve yasal düzenleme esaslarına uygunluk, genel olarak tarafsız ve bağımsız hareket eden üçüncü taraf yetkili kuruluşlar ve laboratuvarlar tarafından belirlenmektedir. Gerçekleştirilen ölçüm, test ve analizler, yanma noktası yanında ateşleme duyarlılığı, yanma oranı, yayılmış ateş, tutuşma ve parlama noktası gibi testleri de kapsamaktadır.

Yanma noktası testleri, yataklardan branda bezlerine, çocuk yatak kıyafetlerinden perdelere, motorlu araç döşemelerinden halı ve kilimlere, koruyucu giysilerden mobilya döşemelerine kadar çok geniş bir yelpazede tekstil ürünleri için uygulamaktadır.

Kuruluşumuz diğer test hizmetleri kapsamında yanma noktası test hizmetleri de vermektedir. Bu hizmetler sayesinde işletmeler, güvenli, hızlı ve kesintisiz bir şekilde, daha etkin, yüksek performanslı ve kaliteli üretim yapmaktadır. Bu testlerde başurulan başlıca standartlar şunlardır:

  • TS EN 1102 Tekstiller ve tekstil ürünleri - Yanma özelliği - Salon perdeleri ve perdeler - Düşey konumdaki deney numunelerinin alev yayılması tayini için ayrıntılı metot
  • TS EN 1103 Tekstil - Yanma özelliği hazır giyim kumaşları - Hazır giyim kumaşlarının yanma özelliğinin tayini için ayrıntılı işlem
  • TS EN 14878 Tekstil - Çocuk gece giyeceklerinin yanma davranışı – Özellikler
  • TS 5193 Tekstil yer döşemeleri - Yanma karakteri - Çevre sıcaklığında tablet deneyi
  • BS 5722 Gecelik giysilerinde kullanılan kumaşların ve kumaş kombinasyonlarının yanma performansı için şartname

Diğer test hizmetleri kapsamında verilen yanma noktası test hizmetleri, bu yönde kuruluşumuz tarafından verilen hizmetlerden sadece bir tanesidir. Bunun dışında başka birçok farklı test hizmetleri de verilmektedir.